Ankara Barosu Dergisi’nin 2012/4 sayısında yayınlanan Türk Borçlar Kanunu’nun Para Borçlarında Faize İlişkin Getirdiği Yenilik ve Sınırlamalar başlıklı makalemde özetle TCMB’nın BKKK m. 26’dan kaynaklanan kredi kartı akdi ve gecikme faizlerini belirleme yetkisinin artık yeni bir kritere bağlandığını TBK m 88 ve 120’nin göndermesiyle kredi kartı faizlerinin artık 3095 sayılı kanuna göre belirleneceği görüşünü savunmuştum. Bu makalenin yayınlanmasından yaklaşık iki ay sonra verilen bir Yargıtay kararı görüşümüzü destekleyecek nitelikte biz bozma hükmü içermektedir.
Kararda Yargıtay, TBK m 88 ve 120’nin emredici nitelikte olduğunu ve hakim tarafından re’sen dikkate alınması gerektiğini hatırlattıktan sonra, TBK 88. maddesinden faiz (anapara faizi) ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’a göre belirleneceğinin anlaşılması gerektiğini ifade ederek, dava konusu borca %61,68 oranında faiz uygulanmasını hukuka aykırı bulmuş ve yerel mahkeme kararını faiz borcunun doğduğu tarihteki 3095 sayılı kanuna göre belirlenecek faiz oranlarını uygulamak üzere bozmuştur.
Peki bu ne anlama geliyor? Eğer sözleşmeyle bir akdi faiz belirlenmemişse kredi kartı borçlarına uygulanacak faiz oranları, günümüzde yürürlükte bulunan 3095 sayılı Kanun hükümleri uyarınca, kredi kartı akdi faizi için yıllık azami % 13,5’i; kredi kartı gecikme (temerrüt) faizi için yıllık azami % 18’i geçemez! Bu durumda TCMB’nın, BKKK m. 26/3 ile kendisine verilen yetkiye dayanarak, üç aylık dönemlerde belirleyerek duyurduğu kredi kartı akdi ve gecikme faizleri Yargıtay tarafından fiilen geçersiz kabul edilmektedir!
Kararı indirmek için TIKLAYINIZ. İlgili Yargıtay kararı şu şekildedir:
T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/23677
Karar: 2013/3886
Karar Tarihi: 20.02.2013(6098 S. K. m. 76, 88, 120, 138) (6101 S. K. m. 2, 7)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalının bankalarına ait kredi kartından kaynaklanan borcunu ödemediğini, bu nedenle hesabın kat edilerek hakkında takip yapıldığını, yapılan takibe de haksız itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davacı bankanın davasının kısmen kabulü ile davacı bankanın davalı B. aleyhine İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2008/8976 takip sayılı dosyası ile yaptığı takibe davalının itirazının kısmen iptali ile takibin asıl alacak olan 7.712,19.- TL den itiraz edilemeyen 1.304,46.- TL sinin mahsubu ile 6.407,73 TL asıl alacak, 1.384, 10 TL işlemiş faiz ve 69.21 TL %5 BSMV olmak üzere toplam 9.165,50 TL üzerinden devamına bunlardan asıl alacak olan 7.712,19 TL ye de yine takip tarihinden olmak üzere yıllık % 61.68 temerrüt faiz uygulanmasına, asıl alacak likit olup itiraz haksız olmakla %40 icra inkar tazminatı tutarı olan 2.563,09 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemece asıl alacak olan 7.712,19 TL’ye takip tarihinden olmak üzere yıllık % 61.68 temerrüt faizi uygulanmasına karar vermiş ve davalı temerrüt faizi yönünden kararı temyiz etmiştir. Uyuşmazlığın Dairemiz incelemesine geldiği aşamada 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girmiş olup, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunu’nun 2. maddesinde, <Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştikleri tarihe bakılmaksızın, bütün fiil ve işlemlere uygulanır> denildikten sonra, görülmekte olan davalara ilişkin uygulama başlığını taşıyan 7. maddesinde aynen <Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları ile geçici ödemelere ilişkin 76., faize ilişkin 88., temerrüt faizine ilişkin 120. ve aşırı ifa güçlüğüne ilişkin 138. maddesi, görülmekte olan davalarda da uygulanır.> düzenlemesi getirilmiştir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK)’nun 88. maddesindeki <Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz> hükmünü içermesinin yanı sıra, temerrüt faizine ilişkin 120. maddesinde de aynen; <Uygulanacak yıllık temerrüt faizi oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenir. Sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, birinci fıkra uyarınca belirlenen yıllık faiz oranının yüzde yüz fazlasını aşamaz. Akdi faiz oranı kararlaştırılmakla birlikte sözleşmede temerrüt faizi kararlaştırılmamışsa ve yıllık akdi faiz oranı da birinci fıkrada belirtilen faiz oranından fazla ise, temerrüt faizi oranı hakkında akdi faiz oranı geçerli olur.> düzenlemesine yer verilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; uyuşmazlığın çözümü bakımından karar tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan ve halen devam eden davalarda da uygulanması gereken hükümler içeren 6098 sayılı TBK 88 ve 120. maddelerinin ve 6101 sayılı yürürlük Kanununun somut olaya etkisinin bulunup bulunmadığının irdelenip değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan tüm açıklamalar değerlendirildiğinde, TBK’nın 88 ve 120. maddelerinin emredici nitelik taşıdığı ve taraflar ileri sürmese de re’ sen gözetileceğinin kabulü gerekir. O halde faize ilişkin TBK’nın 88 ve 120. maddelerinin uygulama şeklinin irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre, TBK 88. maddesinden de açıkça anlaşıldığı gibi; faiz (anapara faizi) ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun’a göre belirlenecektir.
Hal böyle olunca mahkemece yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde asıl alacak olan 7.712,19 TL’ye takip tarihinden olmak üzere yıllık %61.68 temerrüt faizi uygulanmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Sonuç: Birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nın 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 20.02.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.
İlginizi çekebilir:
Facebook yorumları
Powered by Facebook Comments