6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 88/2 ve 120/2 maddeleriyle BK’nunda karşılığı olmayan bir düzenlemeyle ticari olmayan işlerde belirlenebilecek akdi ve temerrüt faizlerine sınırlamalar getirilmiştir. Bu sınırlamaları günümüzde geçerli faiz mevzuatına göre açıkça ifade etmek gerekirse, TBK m. 88/2’ye göre, sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, 3095 sayılı Kanunun 1/1 maddesinde belirlenen yıllık faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz. 3095 sayılı Kanun’un 1/1 maddesi ticari olmayan işlerde uygulanacak faiz oranını %9 olarak belirlediğinden yürürlükteki bu orana göre ticari olmayan işlerde belirlenebilecek faiz oranı %13,5’i aşamaz[1]. Ticari olmayan işlerde ise akdi temerrüt faizi TBK m. 120/2’de düzenlenmiş olup sözleşme ile kararlaştırılacak yıllık temerrüt faizi oranı, 3095 sayılı Kanunun 1. maddesine göre belirlenen yıllık faiz oranının %100 fazlasını, yani yıllık %18’i aşamaz[2]. Bu temel veriler ışığında aşağıdaki önermelerde bulunularak bir sonuca ulaşılmaya çalışılacaktır.
Kredi kartı ve tüketici kredisi sözleşmeleri ticari iş değildir. Dolayısıyla ticari işlerde benimsenen faiz belirleme serbestisi kredi kartı ve tüketici kredisi sözleşmelerine uygulanamaz. Bu husus TTK m. 8/2-3-4’te açıkça vurgulanmıştır. 3095 sayılı Kanunun 4. maddesine göre “Diğer kanunların, bu Kanunda öngörülen orandan fazla temerrüt faizi ödenmesine ilişkin hükümleri saklıdır.”. Ancak Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu (BKKK) (m. 26) ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) (m. 10)’da “özel düzenleme” niteliğinde bir faiz düzenlemesi yapılmamıştır. TBK’da bu kanun hükümlerinin kredi kartları ve tüketici kredilerine uygulanmayacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına (TCMB), BKKK’nun 26/3 maddesi ile verilen kredi kartı akdi ve gecikme (temerrüt) faizlerini 3 aylık dönemlerde belirleme yetkisi herhangi bir objektif kritere bağlanmamış, faiz oranlarının belirlenmesinde TBK ve TTK’nda benimsendiği gibi 3095 sayılı kanuna gönderme yapılmamıştır. Dolayısıyla TCMB, kredi kartı azami akdi faizi oranını ve azami gecikme faiz oranını belirlerken, azami akdi faizi bakımından TBK m. 88/2 ile; taraflar arasında sözleşme ile temerrüt faizi belirleme iradesi olduğundan azami gecikme faiz oranını bakımından TBK m. 120/2 ile bağlıdır.
Bu bilgiler ışığında TCMB, BKKK’nun 26/3 maddesi ile verilen yetkiye dayanarak 3 aylık dönemlerde belirleyebileceği faiz oranları günümüzde yürürlükte bulunan 3095 sayılı kanun hükümleri uyarınca kredi kartı akdi faizinde yıllık azami % 13,5, aylık azami %1,125’i; kredi kartı gecikme (temerrüt) faizinde ise yıllık azami %18, aylık azami %1,5’i geçemez. Yine TBK m. 88/2’de düzenlenen ticari olmayan işlerde uygulanacak azami akdi faiz oranı tüketici kredileri için de geçerli olup bu oran yıllık azami % 13,5’i aylık azami %1,125’i geçemez. Ancak Tüketici kredileri için TKHK’un 10. maddesinde gecikme faizinin belirlenmesinde uyulması gereken “özel düzenleme” niteliğinde bir düzenleme getirilmiştir. TKHK’un 10. maddesine göre gecikme faizi oranı, akdi faiz oranının yüzde otuz fazlasını geçmemek üzere belirleneceğinden tüketici kredilerinde temerrüt faiz oranı yıllık %13,5 oranının %30 fazlası olan yıllık %17,55’i geçemeyecektir
Yukarıda yapılan açıklamalara göre kredi kartları ve tüketici kredileri, uygulanabilecek faiz hadleri bakımından TBK m. 88/2 ve TBK m. 120/2’ye tabidir. Bahsedilen akdi ve temerrüt faiz oranları TBK’nun yürürlüğe girdiği tarihten 01.07.2012 itibaren imzalanan tüketici kredileri ve TCMB’nın 01.07.2012 tarihinden itibaren ilan edeceği kredi kartı işlemlerinde uygulanacak azami akdi ve temerrüt faizinin belirlenmesinde yeni bir kanuni sınır olarak uygulama bulacaktır. TCMB’nin TBK’da düzenlenen sınırları aşan oranda kredi kartı akdi faizi ve temerrüt faizi belirlemesi yetki gaspı olur. TCMB’nın faiz belirlerken benimsediği geçmiş uygulamaları gelecekteki uygulamaları açısından emsal oluşturmaz. TCMB yetkilerinin kullanımını etkileyen TBK diğer mevzuatla bağlıdır.
Diğer yandan 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un “Geçmişe etkili olmama kuralı” başlıklı 1. Maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” Buna göre, kural olarak TBK’nun yürürlüğe girmesinden önceki kredi kartı ve tüketici kredisi işlemlerine BK, yürürlüğe girmesinden sonraki kredi kartı ve tüketici kredisi işlemlerine TBK uygulanacak olmakla birlikte, TBK’nun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan kredi kartı işlemleri bunlara uygulanacak akdi ve temerrüt faizleri, tüketici kredisi tasfiye ve temerrüdü işlemlerinde yukarıdaki önermelerle belirlendiği koşullarda TBK hükümleri uygulanır.
Bu açıklamalar doğrultusunda TBK’nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden itibaren yukarıda tespit edilen onları aşan kredi kartı ve tüketici kredisi faiz oranları geçersizdir ve bu oranlara göre fazla tahsil edilen faiz tutarlarının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi gerekir. Düzenleme belirsizliği ve belirli oranda serbestiye sahip olunduğu inancıyla belirlenen ve tahsil edilen faizler açısından banka ve finans kurumlarının kötü niyetli olduğu düşünülemeyeceğinden[3], banka ve finans kurumları sebepsiz zenginleşilen tutarlar için kendilerine gönderilecek ihtar tarihinden itibaren temerrüde düşerler (TBK m. 117/2). Kredi kartları ve tüketici kredilerini faiz sınırlaması kapsamından çıkararak TCMB’nı eski yetkilerine kavuşturmak için yapılabilecek düzenlemeler geçmişe yürümeyeceğinden muhtemel bir düzenlemeye kadar yapılan işlemler ifade edilen görüşlere tabidir.
- Ayrıntılı değerlendirme için bkz: Türk Borçlar Kanunu’nun Para Borçlarında Faize İlişkin Getirdiği Yenilik ve Sınırlamalar (Ankara Barosu Dergisi, Yıl: 2012/4, s. 207 – 234).
[1] Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 14. b. Ankara 2012, s. 981.
[2] Eren s. 982.
[3] Banka ve finans kurumlarının bahsedilen sebepsiz zenginleşmeden dolayı kötü niyetli olduğunun varsayıldığı durumda, fazla tahsil edilen faiz tutarları için paranın tahsil edildiği tarihten itibaren temerrüde düşüldüğünün kabul edilmesi gerekir (TBK m. 117/2).
İlginizi çekebilir:
Facebook yorumları
Powered by Facebook Comments
Bu yazılanlar doğruysa, bankalar yandı. İlk fırsatta deneyeceğim. Keskin zekanız nedeniyle ekonomiyi sallayacaksınız. Tebrikler meslektaşım…
01.07.2012 tarihinden bu yana 8 ve yukarıda yer alan 14.11.2012 tarihli yorumdan bu yana ise nerede ise 4 ay geçti. Bankaların yandığı falan yok, herşey eskisi gibi.
Vatandaşı aydınlatmakla sorumlu olanlar, Hukuk fakültesinin doktoralı hocaları ikbal peşinde koşmaktan, baro sorumlularının bir kısmı avukatlara bir şeyler pazarlamaktan ve diğer bir kısmı da, ulus devlet içinde türkleri patron ve kürtleri de alt kimlik olarak tarif edip, felaket senaryoları çizerken ve TV ekranlarında “ANLATAYIM MI?” diye sorular sorarken, avukatların kendileri ise konformizmin pamuklu kollarına kendilerini teslim ederken, hiçbir şeyin değişmeyeceğini, para satıcısı bankaların düzenlerine devam edeceklerini bugün, 26.02.2013 günü,söylemek mümkün…
Yazınız doğru, gerçi faiz sınırlamasının ticari işlere uygulanmayacağına dair bir önceki yazınıza katılmıyor ve yanlış buluyorum; çünkü İstanbul’da yürekli ve akademik namusunu sermayeye satmamış / ya da korkusunu yenmiş bir akademisyenin sorduğu soruya göre; “TBK FAİZ SINIRLARI, BENİM SİZE VERDİĞİM ÖDÜNÇ PARA İÇİN Mİ ÇIKTI, Kİ FAİZ KARŞILIĞINDA ÖDÜNÇ PARA VEREN BANKALAR, FAİZ SINIRINDAN MUAF OLSUN ? ” ticari işler de faiz sınırına tabi bana göre, ancak hayata geçirecek YURTTAŞ, AKADEMİSYEN, AYDIN olmayan ülkemiz için düzenleme ne yazık ki bir fantazi olarak kalacak…
Av.T.S.
6101 Sayılı Kanunun 7. maddesi nedeniyle görülmekte olan davalarda faize ve temerrüte ilişkin konularda TBK m 88 ve m 120’nin uygulanacağının belirtilmiş olması nedeniyle özellikle kredi kartı ve tüketici kredisi nedeniyle 6098 Sayılı T. Borçlar Kanunu öncesinde hakkında icra takibi yapılmış, dosya borcu itiraz olmadığı için kesinleşmiş ancak yıllarca dosya borcu bitmediği için kapanmamış dosyalar var.Borçlu taraf vekillerince 6101 S. K ve 6098 S. K. m 88 ve 120 gerekçe gösterilerek kapanmamış, borcu kesinleşmiş eski tarihli icra dosyaları için faiz yönünden şikayet yoluna giderlerse (ki gidenler olduğunu biliyorum) şikayet yoluyla İcra Hakimliğine taşınan bu dosyalar “görülmekte olan dava” kavramından yararlanarak faiz oranlarını değiştirebilecekler mi? O zaman binlerce kapanmamış eski tarihli icra dosyasında borçlular alacaklı duruma dahi dönüşebilir.
Bu yorumunuza katılıyorum ve vereceğim tek cevap olacak: EVET!
Değerli Av. Şamil DEMİR ve Hukukçu Dostlar,
Kredi faiz limitleriyle ilgili güncel durum nedir?
Hakem heyetlerine itiraz yapılabilir mi yoksa dava açmak mı gerekiyor?
Sayın şamil bey öncelikle verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.Sıkıntılı bir dosyamla ilgili yardımlarınızı rica ediyorum.2005 yılında kredi kartı borcundan dolayı müvekkil aleyhine başlatılan icra takibinde, alacaklı banka tarafından yıllık %93,75 oranında faiz işletilmiş tarafımızca bu oranların 2006 yılından sonra TCMB faiz oranlarına çekilmesi için dava açılmıştır.Fakat bilirkişi raporunda TCMB faiz oranlarının yıllık en az yüzde 34’ü bulduğu görülmektedir.Bazı yıllar içinse bu oran %70leri bulmaktadır.TCMB faiz oranları da hiç düşük değildir.Ne gibi bir yol izlememi önerirsiniz.Saygılarımla.
Değerli meslektaşım bahsettiğiniz konudaki aşağıdaki linkte bulunan yazım ve içtihadın işinize yarayacağını düşünüyorum:
https://www.samildemir.av.tr/2013/09/tcmbnin-kredi-karti-faizlerini-belirleme-yetkisi-anlamini-yitirdi/