Artan yabancı yatırımlar bir ülkenin gurur kaynağıdır. Ülkenizi cazip bulan yatırımcılar ceplerine paralarını koyup gelirler, şirket, arsa, fabrika, otel satın alırlar, kendi yönetim anlayışlarına göre dizayn edip karlılıklarını artırırlar ve para kazanırlar. Biz avukatlar da yatırımların ülkemize ve dolayısıyla toplumun geneline etkisi olacağını düşünerek ülkemizin refahı bizim refahımızdır düşüncesiyle gelişmeleri “seyrederiz”.
Ancak bizler gelişmeleri seyrederken yabancı yatırımcıların yatırımlarına danışmanlık yapma işini gözüne kestiren hukuk “şirketleri” ülkemizde özellikle İstanbul’da bürolar açarlar. Bu bürolarda 1 ila 15 arasında avukatlar çalışabilir. Büroların hedef kitlesi yatırım yapmaya gelen şirketlerdir. Büroların amacı ise danışmanlık adı altında değerlendirilebilecek bütün hizmetleri vermek… Anlaşılacağı üzere yabancı yatırımcılar gelirken yatırımın ve paranın yönünü iyi tespit eden hukuk bürolarını da beraberinde getiriyorlar. Dolayısıyla yapılan yatırım açısından danışmanlık faaliyetlerini karşılamak görevi eğer o büroda çalışmıyorsa bir Türk avukata nasip olamıyor.
Türk Amerikan İşadamları Derneği Başkanı Uğur Terzioğlu, Türkiye’de çoğunluğu İstanbul’da olmak üzere çok sayıda yabancı hukuk bürosunun olduğunu bunların 200 ‘e yakınının Amerikan kökenli hukuk büroları olduğunu söylüyor. Büroların başlıca faaliyet alanları ise Türkiye’de yatırım yapmak isteyen Amerikalı yatırım fonlarına, yatırım koşulları, yatırım alt yapısı ve mevzuat konusunda danışmanlık yapmak.
Bu büroların kazançlarının da yatırım sonucu elde edilen para gibi Türkiye’de kaldığını düşünmek sanırım hayalcilik olacak. En iyi şekilde eğitim almış, akademik kariyere ve üstün dil becerisine sahip genç avukatlarımız, Türkiye şartlarında cazip ama Amerikan standartlarında vasat sayılabilecek ücretlerle yatırımcıların işlerine koşturularak büyük paralar kazanılıyor. Sonuçta kaynakları, insanları kullanılan ülkemiz “eğer alabiliyorsa” vergisini almakla yetinebiliyordur.
Bu büyük mesleki tehlikeyi sezen Türkiye Barolar Birliği yaptığı çalışmalarla hukuk danışmanlığı yapmak üzere kurulan şirketlerin mevzuatımıza uygun olarak “avukatlık ortaklığı” şeklinde faaliyette bulunmaları için gerek Hazine Müsteşarlığı ve gerekse Sanayi ve Ticaret Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunmaktadır. Ancak gün geçtikçe artan ve dolambaçlı yollardan faaliyet sürdüren büroların varlığı karşısında bu büroların yarattığı haksız rekabet durumu daha da ciddi bir hal almaktadır.
Tabi olduğu yasaklar nedeniyle, avukatlık konusundaki “girişkenliği” ortalama bir esnafınki kadar gelişebilen Türk avukatların, reklamın ve serbest piyasa koşullarının tüm imkanlarının kullanıldığı bir ülkeden Türkiye’ye para kazanmak üzere gelen bu büro veya şirketlerle rekabet etmesi neredeyse olanaksızdır. Bu nedenle ya onların serbestisine kavuşmalıyız ya da onları kendi düzenimize iyi bir şekilde uydurmalıyız…
İlginizi çekebilir:
Facebook yorumları
Powered by Facebook Comments