Avukatların reklam yasağı nasıl olmalı?

reklam yasak

“Bir ülkenin uygarlıkta hangi düzeye ulaştığını görmek için en iyi ölçü o memleketin avukatlarının ne derece özgür olduklarına bakmaktır.”

Av. Faruk EREM

Türk avukatların mesleklerini yaparken başka ülkelerdeki emsallerinden en büyük farklarını oluşturan düzenlemelerden biri olarak reklam yasağımızdan bahsedebiliriz. Av.tr sitesi olan ya da başka sitelerin yayınlanmasında emeği geçen avukatlardan, göze batıp reklam yasağının dişlileri arasına takılmamış olanı pek azdır.

Reklam yasağı adı altındaki katı düzenlemenin ilk etkisi, Avukatlık gibi rekabetin yoğun olduğu bir meslekte, avukatların bilgi beceri ve uzmanlıkları ile değil, fiyatlarıyla rekabet etmelerine yol açmasıdır. Ayrıca bu yasaklar iş alanını ifade edemeyen avukatın istemediği işlerle uğraşması, ekonomik kaygılarla, hukuki kapsam olarak dağınık gelen işleri reddedememesi, her konuda az çok ama tam olarak bilgi sahibi olmayan avukatların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Av.tr…

Reklam yasağının en dikkat çeken unsurlarından birisi av.tr alan adı kullanma zorunluluğuna yönelik tercihtir. Türkiye Barolar Birliği alan adı tescili konusunda elinden gelen kolaylığı sağlasa, bu alan adı avukatlar tarafından bir nebze kabul görmüş olsa da hala bilinen bir uzantı değildir. Tescil işlemlerinin üzerinden yürütüldüğü “nic.tr” çok kısıtlı DNS imkanları sağlamaktadır. Örneğin bir avukat internet sitesi istemeyip sadece av.tr uzantılı bir e-posta hesabı kullanmayı tercih ettiğinde, önce alan adını nic.tr den bir dns’e, oradan da e-posta hizmetini alacağı sunucuya yönlendirmesi gerekmektedir. Halbuki com, net, org gibi alan adlarının tescilini sağlayan birçok firma bu ve birçok yan hizmeti ücretsiz olarak sağlamaktadır.

Türkiye’deki avukat sayısına oranla tescil edilmiş av.tr uzantılı alan adlarının sayısı bu alan adının kullanımındaki başarısını gözler önüne serecektir. Eminim ki bütün avukatlar av.tr uzantılı da olsa bir internet sitesine sahip olmak isteyecektir. Buna hayır diyecek bir avukat olamaz. Eğer öyleyse neden hala hepsinin internet sitesi yok? Sebepleri, çoğu avukatın av.tr uzantısından hoşlanmaması, “sitem olsa içine ne yazacağım ki” demesi, tescil işlemlerinin diğer alan adlarına göre çok zor olması, güvenilir site dizayn ve hosting şirketlerinin az olması, kendini ispatlamış olanların pahalı olması,  deyim yerindeyse avukatları kazıklamaları gösterilebilir. Pahalılığın ve gelişmemişliğin bir sebebi de Türk internet sektörünün ABD ve Avrupalı rakiplerinin kalite ve fiyatlarıyla rekabet edememeleridir. Av.tr uygulaması ile ilgili getirilen yenilikler ve buna ilişkin görüşlerimiz için “Avukatların internetteki varlığında serbestleşme” başlıklı yazımızı okumanızı tavsiye ederiz.

Olsa da olur olmasa da…

Türk avukatların internetteki varlığı hem yayın kalitesi, hem alan adı, hem de içerik olarak içler acısı durumdadır. Yayında olan neredeyse her avukat sitesinde yasaklar açısından sıkıntılar göze çarpmaktadır. Yasak olmasaydı yapılanlar etik olur muydu diye düşündürecek uygulamalarla da karşılaşmak mümkün. Örneğin avukatın sitesine reklam alması, haber sitesi veya ajansların haber akışlarını yayınlaması, kaynak göstermeden ve alıntı usullerine uyulmadan başkalarına ait yazı ve makalelerin yayınlanması, müvekkillerin listesinin yayınlanması, “basında biz” köşesi gibi… Reklam yasağının varlığına rağmen baş edilemeyen bu davranışlar, aşırı rekabetle birlikte bazı risklerin avukatlarca göze alınmasının bir sonucudur. Legal 500 de reklam yapan büyüklerimizin canını yakmamak için biz orta halli avukatlara da uygulanmayan (!) reklam yasağı, Osmanlı döneminden Cumhuriyet dönemine geçişte yürürlükle kalmış, unutulduğu için uygulanmayan mevzuat gibi anlamsız kalmaktadır.

Avukatların ifade hürriyeti geliştirilmelidir

Peki savunmanın temel unsuru olan avukatın “ifade hürriyetini” kısıtlayan reklam yasağı “makul” bir şekilde yeniden düzenlense nasıl olmalıydı? Şahsen böylesine sıkıntılar yaratan bir düzenlemenin maddeleriyle mücadele ederken makulün ne olduğunu pek net düşünmediğimi fark ettim. Bu öyle bir düzenleme olmalıydı ki hem her avukatların gönüllü bir biçimde uymaya razı olacağı, üzerinde mümkün olduğunca az tereddüt olan, yorum sorunları olmayan daha az ayrıntılı ve günümüz gerekliliklerine uygun…

Saha / mevzuat araştırması yapılmalıdır

Ülkemizde hala Kanun yapma tekniğinin gerekleri olan sosyolojik tahlil, hukuki risk analizi, gerçekleşme denemeleri ve ihtiyaçlar göz önüne alınmadan, gerçeklerden uzak düzenlemeler yapılmaktadır. Bunun bir sebebi de Cumhuriyetin başından beri kanunlarımızın çeviri usulü hazırlanmasıdır. Avukatlık Kanunumuz, Alman Avukatlık Kanununun bir çevirisidir. Almanya’da son yıllarda yasama ve yargıda gözlemlenen serbestleştirici yaklaşım sonucunda; 2 Eylül 1994 tarihinden itibaren avukatlar için objektif, aldatıcı olmayan ve bilgi verici reklamlara sınırsız izin verilmeye başlanmıştır. Anlaşılacağı üzere biz kanunlarını aldığımız ülkelerdeki kanun yapma sürecini hiç yaşamadan ve kaynak ülkelerdeki gelişmelerle bağımızı kopararak hukuk yaşantımızı sürdürmekteyiz. Durum böyle olunca, kanunlardan başlayan bu eksiklikler onların uygulanmasını sağlayacak yönetmeliklere de doğrudan etki etmektedir. Bu nedenle yeni bir yönetmelik hazırlanırken yurt dışındaki, özellikle kara avrupası sistemine tabi, Almanya, Fransa; İsviçre gibi ülkelerdeki düzenlemelerin dikkate alınması yayında, Türk avukatların ihtiyaçlarını ve çalışma şartlarını, etik anlayışlarını tespit edecek sosyolojik temelleri olan bir saha araştırması yapılmalıdır.

Böylece:

  • Türk Avukatların reklamdan ve tanıtımdan ne anladığı,
  • hangi fiilleri etik bulup hangilerini bulmadıkları,
  • hangi orandan internet sitesi sahibi olunduğu,
  • bu internet sitelerinde genellikle nelere yer verildiği,
  • toplam site sayısına oranla yüzde kaçının ihlal sayılabilecek unsurlar içerdiği,
  • avukatların hangi orandan av.tr uzantılı e-posta adresi kullandığı,
  • tabelalardaki tercihlerinin ne yönde geliştiği,
  • tabelalarda ve basılı kağıtlarda kullanılan avukatlık bürosu, hukuk bürosu ve avukatlık ortaklığı ifadelerinin oranı ve bunların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı,
  • avukatlık bürosu ve hukuk bürosu ibarelerinden hangisinin yönetmelikte kabul görmesini istedikleri,
  • avukatların; internet sitelerinde, basılı kağıtlarında ve tabelalarında neleri ifade etmek isteyip de yasaklar nedeniyle kaçınmak zorunda kaldıkları
  • avukatların kaçının kendi sitesi dışındaki bir sitede makale yayınladığı,
  • kaçının şimdiye kadar bir televizyon programına katıldığı veya röportaj verdiği,

araştırılarak, en doğru ve ihtiyaçları karşılayan bir düzenleme yapılabilecektir. Ayrıca çerçevesi avukatların ihtiyaç ve anlayışlarına göre belirlenmiş bir yönetmeliğe uyma konusunda daha ciddi davranılacağı ve yaptırımlara gösterilen tepkilerin en aza ineceği şüphesizdir. Eğer bir Avrupa ülkesinin avukatlara yönelik reklam düzenlemeleri esas alınacaksa yukarıda bahsettiğim araştırma neticesinde elde edilecek veriler, o düzenlemenin ülkemiz şartlarına uyarlanmasında büyük kolaylıklar sağlayacaktır.

Bir reklam yönetmeliğinde olması ve olmaması gerekenler

Reklamın tanımı

Her hukuki düzenlemede amaç, kapsam ve tanımlar başlıklarına rastlamak mümkündür. Reklam Yasağı Yönetmeliği amaç ve kapsamı belirlemeye çalışmakla birlikte çok önemli bir unsuru gözden kaçırmıştır. O da “reklam tanımı”dır. Hayatımızın her köşesinde var olduğu için herkesin ne olduğunu bildiğini varsaydığımız reklamın tanımının yapılamamış olması, bugün birçok yorum zorluklarına neden olmakta, reklam; niyete göre kimi yerde geniş, kimi yerde dar değerlendirilebilmektedir. Bu tanımın yapılması ve “reklam” ile “tanıtım” arasında kesin bir çizgi çizilmesi gerekmektedir. Böylece “reklam sayılabilecek her türlü girişim ve eylem”in tespitindeki güçlükler de giderilebilecektir.

Reklam, bir mal ve hizmete talep yaratmak amacıyla gerçekleştirilen “aktif” bir eylemdir. Reklam, “para karşılığı” reklam veren ve reklamı yayınlayan tarafların varlığını ortaya çıkarır. Yoksa zaten avukata ihtiyaç duyan kişilerin, doğru avukat seçiminde yararlanabilecekleri “tanıtıcı” bilgileri barındıran bir avukatlık sitesinin pasif halinin, reklam olarak değerlendirilmesi amacını aşan bir yorum olacaktır.

Sadece Türkiye’de mi yasak?

Yönetmelik gereği işlenen fiillerin coğrafi tanımı da açıkça belirtilmelidir. Buna göre Türkiye’de hiçbir reklam faaliyetinde bulunmayan ancak, Alman ve ABD gazete ve internet sitelerine reklam veren meslektaşlarımızın bu fiillerinin yasak kapsamında değerlendirileceğini bilmeleri gerekecektir.

Reklam yasağı yönetmeliği mi, meslek kuralları mı?

Meslek kurallarının geçmişinin eskiye dayandığı ve günümüz gerçeklerini yansıtmadığı, çoğu maddesinin anlamını yitirdiği tartışmasızdır. Meslek kurallarının içerisindeki reklam yasağına ilişkin düzenlemeler çıkarılarak bu konudaki dağınıklığın giderilmesine ihtiyaç vardır. Meslek Kurallarında olmadığı için reklam yasağı yönetmeliği içerisinde düzenlenen meslek kuralı niteliğindeki düzenlemeler de meslek kurallarına taşınmalıdır. Örneğin reklam yasağının amacı, yönetmeliğin 1. maddesinde düzenlenen şu ifadelerle tanımlanabilir mi?:

…avukatlık sıfatının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır şekilde hareket etmelerini, yargılama faaliyetindeki yerlerini ve işlevlerini olumsuzlaştıracak ve yargının görünümünü bozacak davranışlardan kaçınılmasını sağlamaktır.

Böyle bir düzenleme olsa olsa meslek kuralları içerisinden bir anlam ifade edebilirdi.

Hukuk bürosu muamması…

Avukatlık meslek kurallarında “Genel Kurallar” başlığı altında 11. paragrafta, reklamdan ve “hukuk bürosun“dan bahsedilmektedir. 1971 ‘den bu yana yürürlükte olan meslek kuralları, içerisinde geçen “hukuk bürosu” ibaresinin kullanılmasını sağlamış ve bu ifadeyi meşrulaştırmıştır.  40 yıla yakın bir sürede zihinlerde yerleşen ve hala mevzuatta adı geçen hukuk bürosu ibaresi yerine, çeşitli dillere çevrildiğinde hiçbir karşılığı ve anlamı olmayan “avukatlık bürosu” (advocacy office) ve “avukatlık ortaklığı” ifadelerinin yerleştirilmeye çalışılması başarısız olmuştur. Avukatların tabelalarının göreceli olarak yarıdan fazlasında “hukuk bürosu” yazması da düzenlemenin başarısını anlatmaktadır. TBB sitesinde de Yabancı “Hukuk Büroları”yla İlgili Çalışmalar dan bahsediliyor olması, avukatlık bürosu ve ortaklığı ibarelerinin kimsenin içine sinmediğinin göstergesidir.

Avukatın tabelası

Günümüzde büyük şehirlerde avukatların tabelasını görerek kimse o büroya gitmemektedir. Tabelanın işlevi, adresini bilip bürosuna gittiğimiz avukatın o binadaki yerini anlamamızı sağlamasından ileri gidememektedir. Ancak bu durum küçük yerlerde ve turizm bölgelerinde aynı değildir. Avukatların tabelalarında İngilizce, Fransızca ve Almanca dillerinde avukat, ya da avukatlık bürosunun karşılığını yazabilmeleri gerekir. Özellikle turizm bölgelerinde yoğun ihlal nedeniyle anlamını yitirmiş olan yasak, birliği sağlamak ve ihtiyacı gidermek için genişletilmelidir. Çünkü özellikle tatil bölgelerinden yabancıların avukat ihtiyaçlarını sağlaması açısından kendi dillerinde yazılmış avukat ibaresinin faydası olacaktır. Görülebilme kolaylığı açısından ihtiyaç varsa tabelanın tabanı ışıkla aydınlatılabilmeli, tabelanın dizaynında reklerine kadar varan düzenlemeden vazgeçilerek tasarımda özgürlük sağlanmalıdır.

Basılı evrak

Başlıklı kağıtlar, kartvizitler ve diğer basılı evrak, reklam niteliği taşıyacak aşırılıkta olamaz” düzenlemesi yapılacak reklam tanımı ile anlamsız hale gelecektir. Çünkü belirlenen şartlardan fazlasını içermeyen tasarımların “aşırılığını” belirlemek ve bu konuda bir standart geliştirmenin imkanı yoktur.  Yoksa işin sonu kabartmalı kağıt kullanılamayacağından kartvizitlerdeki yazıların karakterinin hangisinin “aşırı” olacağına kadar varacaktır… Avukatlar kendilerine özgü tasarımlarla, içerisinde bayrak veya herhangi bir yasa dışı unsur içermeyen amblem ve şekil kullanabilmelidirler. Bu durum bir tabu haline getirilmemeli, avukatların kendi tarzlarını geliştirmelerine izin verilmelidir.

Meslekleşmesi öngörülen arabuluculuk mesleğinin avukatlıkla bağdaşan işler olabilmesi için Avukatlık Kanununda ve Reklam Yasağı Yönetmeliğinde düzenlemeye gidilmeli, avukat ile arabulucu sıfatlarının bir arada kullanılmasının önü açılmalıdır.

Medya ilişkileri

Avukatların medya ilişkileri en çok kontrolden çıkmış konulardandır. Çünkü popüler davalarda görev alan meslektaşlarımız, medyada boy göstermekten hiç çekinmemektedirler hatta bunu fırsat bilmektedirler. Baroların üyelerini takip etmeleri fiilen mümkün görünmemekte, bu tür ihlaller ancak şikayet halinde değerlendirilmektedir. Denetimin ve uygulama birliğinin sağlanabilmesi için, Barolar Birliği’nin yaptığı gibi Barolar da, medya takip ajanlarıyla anlaşarak, bölgelerindeki yayınların, demeçlerin değerlendirilmesini sağlayabileceklerdir.

Avukatların mesleki gelişimlerinin sağlanması ve vatandaşımızın avukata gitmeye özendirilmesi medya imkanları kullanılarak özendirilmesine bağlıdır. Bu nedenle kişisel tanıtımdan çok kamu yararı ve mesleki çıkar gözeten yayın ve programlarda avukatların katılımı bu programları düzenlemeleri ve yönetmeleri özendirilmelidir. Ceza vermek yerine desteklemek yönünde bir anlayış geliştirilmelidir.

Avukatların televizyonlarda kitlelere ücretsiz danışmanlık yapmaları anlamına gelecek soru – cevap programlarına  katılımı yasaklanmalıdır. Planlı şekilde sunulan televizyon programlarına katılmanın söz konusu olması halinde, katılımı barolara bildirim yükümlülüğü getirilmeli, böylece denetim imkanları artırılmalıdır. Çeşitli internet sitelerinde, avukatların bürosunda ücret karşılığı vermesi uygun olan bilgilerin alenen paylaşılmasını sağlayarak meslektaşların iş imkanlarının kısıtlanmasına neden olunmasının önüne geçecek düzenlemeler yapılmalı, “hukuki danışmanlık” anlamına gelecek yayınlar yapan video paylaşım siteleriyle mücadele edilmeli, meslektaşlarımızın bu videoların çekimine katılmamalarını sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.  Bilincin gelişmesi ve uygulamanın oturması ile birlikte ayrıntılı düzenlemelerden vazgeçilerek kurallar sadeleştirilmelidir.

Son olarak İstanbul’da bir uluslararası etkinliğe “ünlü” bir avukatlık bürosunun sponsor olduğu olaydaki gibi, bir çok avukatı derinden rahatsız eden, kuralların uygulanmasında avukatlar arasında çifte standart olduğu yönünde izlenim veren sponsorluk ve bağış ve benzeri uygulamalarının duyurulması yasaklanmalıdır.

İnternet

Büyük ve ünlü büroların varlığını kabul etmedikleri, umursamadıkları ve bu nedenle de haklarında hiç bir işlemin yapılmadığı, yalnızca “diğer” avukatların kullanımı için tahsis edilmiş ve dünyada örneği olmayan av.tr alan adından ve yönetmeliğin kapsamını aşan, av.tr uzantılı e-posta kullanma zorunluluğundan vazgeçilmelidir.

Avukatların internet sitelerinde yazılabilecek unsurlar, “reklam” ve “tanıtım”ın ayrımı yapıldıktan sonra yeniden belirlenmelidir. Avukatlar çalışma alanlarını belirtebilmelidirler ama bunu yaparken “hukukun tüm alanlarını” listelememelidirler. Bu kuralın uygulanmasında aşırı ve ayrıntılı düzenleme yapmak yerine “iyi niyet kuralları” esas alınmalıdır. Avukatlar bürolarının fiziki şartlarını, çalışan sayılarını ve bunların niteliklerini duyurabilmelidir. Doktor, Doçent, Profesör gibi ciddi unvanların kazanılması zor olmak yanında, avukatlar arasında bu unvana sahip olanların sayısı çok azdır. Avukatların vekalet ücretleri ile değil, bilgi ve eğitimleriyle rekabet edebilmelerinin önünün açılabilmesi için, “hukuk alanında” yaptıkları yüksek lisans, katıldıkları eğitim ve yine hukuk alanındaki sertifikalarını duyurabilmelerinin önü açılmalıdır.”Faaliyet alanları” nı duyurmak gibi çoğu avukat sitesinin içinde bulunduğu ihlal hali, alınan eğitimler ve sahip olunan sertifikalarla örtüşen faaliyet alanlarının duyurulabilmesi sağlanacak şekilde düzenlenmelidir. Böylece avukatlar ifade edebilecekleri eğitim ve yeteneklerin sayısını artırma yarışına girecek, hep özlenen kalite artışı kendiliğinden gerçekleşebilecektir. Bu şekilde avukatların siteleri kartvizitlerinin tekrarından öte bir anlam taşımalı ve kişilerin avukat tercihlerinde ihtiyaçlarına uygun olan avukatı bulmalarına yardımcı olacak unsurlar içermelidir. Ayrıca avukatlar, varsa mesleki sorumluluk sigortalarını ve teminat limitlerini duyurabilmelidirler.

Dünyanın neresinde ve hangi ortamda olursa olsun reklam tanımına uyan fiillerin cezalandırılacağına ilişkin irade net bir şekilde sergilenmeli, çeşitli baroların uygulama farklılıkları ve kayırma çabalarının önüne geçilmelidir.

Hukuk siteleri

Mesleki gelişim ve hukuki bilgi zenginliği için makale yayınlayan hukuk sitelerinin varlığı özendirilmelidir. Hukukçu olmayanların yönettiği hukuk siteleriyle yasalar çerçevesinde mücadele edilmeli, gereğinde TBB nezdinde bir hukuk siteleri sicili oluşturularak, hukuk sitelerin sahiplerinin ve sorumlularının tespiti sağlanmalı, böylece etik olmayan, meslek kurallarına aykırı, avukatlık mesleğinin çıkarlarına aykırı yayın yapan sitelerin sahipleri ve sorumlularıyla iletişim olanağı sağlanmalı, sitelerin sahiplerinin, editörlerinin sorumlulukları mesleki olarak belirlenmeli gerekli iletişim ve uyarılara rağmen mesleki çıkarları zedeleyecek şekilde yayın yapan siteler ve sorumluları hakkında yaptırımlar düşünülmelidir. Ya da yapılacak tercihe göre bu konuda hiçbir düzenleme yapılmayarak, tek tek ihlali gerçekleştirenler hakkında yaptırım uygulanması yoluna gidilmelidir.

Kısacası

T.C. Anayasasının 135. maddesi uyarınca kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu olan Türkiye Barolar Birliği’nin amacı şu şekilde belirlenmiştir:

müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak“,

Bize göre mevcut reklam yasağı düzenlemesi Türkiye Barolar birliğinin amacına hizmet etmesini engellemektedir. Reklam yasağı anayasada sayılan amaca aykırı:

  • ihtiyaçları karşılamaktan uzak,
  • mesleki faaliyetleri zorlaştıran,
  • mesleğin menfaatlerine aykırı,
  • mesleğin fikri ve ekonomik gelişimini engelleyen,
  • meslektaşlar arasında farklı uygulamalara ve ayrımcılığa neden olan,
  • meslek kuruluşlarına olan güveni zedeleyen,
  • meslekte disiplinsizlik ve başıbozukluk izlenimine neden olan,

bir düzenlemedir ve çağa uygun şekilde yeniden ele alması gerekmektedir.

Tüm buhranlarda insanlığın lideriyim,

Dünyanın günah keçisiyim.

İnsanlığın haklarını avucumun içinde tutarım,

Ama kendi haklarımı sağlamayı bir türlü beceremem.

Louis Lante

Son arama kelimeleri:

  • https://www samildemir av tr/2009/07/avukatlarin-reklam-yasagi-nasil-olmali/

Facebook yorumları

adet yorum

Powered by Facebook Comments

Avukat, Arabulucu Şamil Demir (LL.M, MCIArb) 1976 Yılında Ankara’ da doğmuştur. 1997 yılında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinden, 2011 yılında Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk yüksek lisans programından mezun olmuştur. 1998 yılından bu yana Ankara Barosuna kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır. 14.11.2013 tarihinden bu yana Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Siciline kayıtlı arabulucudur. İngilizce bilmektedir. Evli, bir çocuk babasıdır. Şamil Demir, şu kurumlara üye ve akreditedir: - Ankara Barosu (Sicil No: 13560) Türkiye Barolar Birliği (Sicil No: 43868) - Adalet Bakanlığı HİGM Arabuluculuk Daire Başkanlığı (Sicil No: 0002) - Alternatif Uyuşmazlık Çözümleri Derneği (Başkan) - Chartered Institute of Arbitrators (MCIArb, Mediator Member: 36195) - International Mediation Institute, Certified Mediator Mediators Beyond - Borders International, Member World Mediation Organization, Fellow

“Avukatların reklam yasağı nasıl olmalı?” hakkında 2 yorum var

  1. Avukatlık mesleğinde ticarileşmeden de tanıtım sağlanabilir. Ancak T.A.O. (Türk Anonim Ortaklığı) gibi A.O.(Avukatlık Ortaklığı) ibaresinin girdiği bir ortam zaten haksız rekabeti baştan getirmiştir. Bir tarafta hukuk bürosu ibaresi tartışılırken diğer taraftan birçok kişiden oluşana gücü temsil eden Avukatlık Ortaklığı ibaresi zaten haksız rekabetin ta kendisidir . Bu itibarla özellikle reklam, daha doğrusu “uygun tanıtım” ile ilgili yeni bir düzenlemeye şiddetle ihtiyaç vardır. Bir taraftan “avukat marketler” yaratıp, diğer taraftan “sen büro adını kullanamazsın” demek büyük bir çelişkidir.

    Herhangi bir hukukçunun elinin dahi değmediği genel forum sitelerinin kontrolü pek mümkün görünmemekte. Hergün bir forum sitesi ve altında sınırlı sayıda da olsa birkaç kanun, birkaç yorum bulunan gayriciddi forum siteleri açılıyor. İnsanların hukuk konuşmasını engelleyebilmek ise Anayasa’ya aykırı.

    Hukuk sitelerinin sorumlularının kim olduklarının yayınlanması hakkında iki mevzuat çelişmektedir. Bunlar 5651 sayılı kanun (kısaca internet kanunu) ve Avukatlık kanunudur. 5651 sayılı yasada web sitesi yöneticisinin kim olduğu yazılmalıdır derken, Avukatlık mevzuatımız ise bunu reklam olarak nitelendirmektedir.

    Avukatların sitelerinde bulundurabilecekleri hukuki metalar arttırılmalı, ancak hekimlik etik kurallarına benzer şekilde “Bu sitedeki bilgiler hukuki teşhis ve çözüm için değil, genel bilgi amaçlıdır. Doğru tanı ve çözüm için avukatınıza danışınız” şeklinde bir ibare konulmalıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir