Lütfen Dikkat: Yazı başlığı yapılan 23.11.2010 tarihli güncelleme nedeniyle, “Yargıtay: Banka kredi takipleri harçtan muaftır” iken; “Yargıtay HGK: Banka kredi takipleri harçtan muaf değildir” olarak değiştirilmiştir.
Harçlar Kanunu ‘nun 123. maddesininin 2. fıkrasını hiç okudunuz mu? İnsanı şaşkına çevirecek, eşitlik, adalet duygusunu sarsacak “acaba sömürge ülkesinde mi yaşıyoruz” dedirtecek bir hüküm sevkediyor:
Madde 123
Anonim, eshamlı komandit ve limited şirketlerin kuruluş, sermaye artırımı, birleşme, devir, bölünme ve nev i değişiklikleri nedeniyle yapılacak işlemler ile Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri (Bu kooperatifler ile Kredi Garanti Fonu İşletme ve Araştırma Anonim Şirketi tarafından bankalardan kullandırılacak krediler için verilecek kefaletler dahil) bankalar, yurt dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödenmelerine ilişkin işlemler bu Kanunda yazılı harçlardan müstesnadır.
- Esnaf ve Sanatkar Kooperatifleri,
- Kredi Kefalet Kooperatifleri,
- Bankalar,
- Yurt Dışı Kredi Kuruluşları,
- Uluslararası Kredi Kuruluşları,
alacaklarını temin etmek için yaptıkları ipotek, rehin ve icra takibi gibi işlemleri nedeniyle harç ödemeyecekler. Neden? Çünkü paraları az! Harçlar Kanunundaki bu maddeden bir hukukçu olarak utandığımı ifade etmeliyim.
Şimdiye kadarki uygulamamızda, adliye ve devlet dairelerindeki harç tahsil etmeye görevli devlet memurları bu maddeyi görmezden gelerek diğer sahis ve kurumlardan aldıkları bu harçları sayılanlardan da almaya devam ettler. Ancak elde ettikleri bu parasal haktan yararlanmaya istekli yukarıda sayılı kuruluşların açtıkları davalar neticesinde, bu hüküm karşısında Yargıtayın da direnci kırıldı ve harçtan muafiyeti kabul eden bir karar verdi.
Banka kredi alacaklarına ilişkin takipler, icra dairelerinin iş yükünün neredeyse yarısına yakınını oluşturmakta. Yine bu kredilerin temini için alınan ipotek ve rehinlerin de çoğunluğu yine bu kurumlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Devletin cebri icra organından en fazla yararlanan bu kurumların aldığı bu hizmet karşılığında harç ödememelerinin mantığını nedir? Kamu hizmeti yapıyor olmaları mı? Borçluyu masraftan korumak mı (!). Yoksa en temel devlet unsurlarından yargının hizmetlerini, “para yöneten şirketlere” bedava sunmak gayesi midir?
Bahsedilen Yargıtay Kararının sonuçları yaygın olarak uygulanmaya başladığında, hazinenin çok yüksek meblağlarda harç kaybı olacaktır. Ortaya çıkacak meblağ göz ardı edilecek bir miktar değildir. Kanun koyucu uluslararası kredi kurumları ve bankaların kar hesaplarına alet olmamalı ve buna dur demeli, Harçları Kanunundaki bu muafiyeti kaldırmalıdır.
Konu hakkındaki son Yargıtay Kararı:
Güncelleme, 23.11.2010
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu yukarıda bahsi geçen görüşü terketmiştir. HGK verdiği kararla öncelikle harcın devletin verdiği kamusal hizmetin bir karşılığı olduğunu ve yapılan işlemlerin talep sahiplerinin menfaatine olduğunu hatırlatma gereği duymuştur. Kararda ayrıca vergi yükümlülüklerinin açık ve şüpheye yer bırakmayacak kanun hkümleriyle getirilebileceği ve kaldırılabileceği, amacını aşan yorum ve yükümlülüklerin devletin önemli bir gelir kaybına uğramasına neden olacağı ifade edilmiştir. Kararda aksine hüküm yoksa İİK m. 15 uyarınca kanunda yazılı harç ve masrafların borçlu tarafından ödeneceği, takip başlatanların ise takibin niteliğine göre peşin, başvuru ve tahsil harcı ödeyecekleri, bankaların bahsedilen harçlardan muaf tutulmaları halinde bu harçların borçlu üzerine kalacağı anlatılmaya çalışılmıştır. HGK Kararında, harçtan istisna tutulan işlemlerin; belirtilen kurumlarca kullandırılacak kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödemelerine ilişkin işlemler olduğu tespitine yer vermiş; Yasa koyucunun amacının, finansman sıkıntısı çeken bankalar, yurtdışı kredi kuruluştan ve uluslararası kurumların, müşterilerine kullandırmak amacıyla sendikasyon kredisi gibi büyük miktarlı kredilere kendi portföylerinde yer vererek yurt içi veya yurt dışı kredi kuruluşlarından finansman desteği alabilmelerini kolaylaştırmak ve kredi maliyetlerini azaltmak olduğunu, ancak bahsedilen nitelikteki kredilerin temini ve bunların teminatları ile geri ödemelerine ilişkin işlemlerden harç alınmayacağının düzenlendiğine hükmetmiştir.
HGK’na göre Yasa koyucu anılan maddede; bankalar, yut dışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılmak üzere temin edilen kredilere ait bazı işlemlerden harç alınmayacağını belirttiğine göre; bankaların, kendi öz kaynaklarından veya diğer kredi kurumlarından temin ettikleri kredileri, genel kredi sözleşmesiyle gerçek veya tüzel kişilere teminatlı veya teminatsız olarak kullandırmaları halinde 492 sayılı Kanunun değişik 123/son maddesindeki istisnadan faydalanmalırı olanaklı değildir. Nitekim aynı ilkeler Anayasa Mahkemesi’nin 14.01.2010 tarih ve 2008/81 E. – 2010/8 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.
Böylece HGK harca tabi olmayan işlemlerin bankaların kendileri için kredi temini ve bunların teminatlarına ilişkin olduğu, kendi verdikleri krediler ve bunların teminatlandırılması ve tahsili işlemleri için HK. m. 123 hükmündeki muafiyetin uygulanamayacağına hükmetmiştir. Böylece daire kararı üzerine yaptığımız eleştiriler HGK’nun kararı ile sevindirici bir anlamsızlık kazanmıştır.
Kararı indirmek için: HGK 06.10.2010 2010-12- 443 E. 2010-471 K.
Son arama kelimeleri:
- https://www samildemir av tr/2009/03/yargitay-hgk-banka-kredi-takipleri-harctan-muaf-degildir/#:~:text=Lütfen Dikkat: Yazı başlığı yapılan harçtan muaf değildir” olarak değiştirilmiştir
İlginizi çekebilir:
Facebook yorumları
Powered by Facebook Comments
Meslektaşıma katılmamak elde değil. Sendika vekiliyim, küresel kriz sebebiyle işverenlerce işten çıkartılan, maaşlarını ve sosyal haklarını alamadıkları için 4857 sayılı yasanın 24 II E maddesi çerçeverisinde iş aktilerini fesheden işçilerden 2010 itibariyle %5.9 harç istenmesi utanç verici. Bu ülkenin gerçek sahipleri ile yargı arasındaki harç engelinin küresel sermeyeden istisna kılınmasını kabul edemiyorum. Bu durumu davalarını takip ettiğim asgari ücretli insanlara anlatamıyorum.
YHGK kararında bankaların kullandırdıkları kredilerin geri dönüşü sırasında davacı olarak yargıda, icrada noterde ve tapuda (kısaca kredi alacağının geri dönüşüne kadar olan tüm işlemlerde)yapılan işlemlerin harçlar yasasının 123.maddesi kapsamında harçtan muaf oldukları kararını vermiştir. YHGK’nun bu kararı davacı bankalar yönünden verilmiş karardır. Ancak şimdiye kadar bankalardan kredi kullanan şirketler ve kişilerin harçlar yasasının 123.ncü maddesine göre harçtan muaf tutulmaları gerektiği hakkında YHGK’na kadar taşınmış hiçbir dava yoktur. Benim gibi şirket ve şahısların mahalli mahkemeler yaptığı kredi takibi ile ilgili işlemlerin harçtan muaf olduklarına dair ek karar istemleri ya mahalli mahkemece reddedilmiş yada yargıtay’a kadar gönderildiğinde yargıtayca incelenmeksizin iade edilmiştir.
Oysa, Harçlar yasasının 123.maddesi dikkatlice okunduğunda bunun yorumu sadece bankaların harçtan muaf oldukları sonucunu çıkarmamaktadır. Nitekim bu konuda Gelir İdare Başkanlığının Türkiye Bankalar Birliğine yazılmış yazısı ve genelgesi vardır. GİB genelgesinde “kredilerin geri dönüşüne ilişkin işlemlerde borçlu ve alacaklı ayırımı yapılmaksızın” diyerek hem bankaların ve hem de bankalardan kredi kullanan kişi ve şirketlerin harçtan muaf olduklarını kabul etmiştir. Hatta bu konuda Danıştay tarafından sahibi bulunduğum şirketimin taşınmazının satışı sırasında icrada tahsil edilen tahsil harcından şirketimin Harçlar yasasının 123.maddesine göre muaf olduğu kararını vermiş ve Vergi Dairesinin temyizi Danıştay tarafından reddedilmiş ve karar kesinleşmiştir. Bu konuda şirketimiz lehine kesinleşmiş karar vardır. Şirketimize kefil olan 3.şahsa ait şu anda Danıştay’da karar aşamasında başka bir davamız daha vardır. Yani, Harçlar yasasının 123. maddesi sadece bankaların yararına hükümler içermemekte bankalardan kredi kullanan tüm kişilerin bu geri ödemeler nedeniyle yaptıkları tüm işlemlerin harçtan muaf olduklarını belirtmektedir.
Ancak, bana soracak olursanız ve 123.maddeyi dikkatle inceliyecek olursanız yasanın bu maddesi sadece bankalardan krdei kullanan kişilerin kredinin geri ödenmesi sırasında yaptıkları tüm işlemlerin harçtan muaf olduğunu belirtmekte,ancak bu kişilere kredi kullandıran bankaların bu işlemlerden dolayı harçtan muaf olmadıklarını göstermektedir. Bankalar, başka bir bankada veya uluslararası bir bankadan kullandıkları kredinin geri dönüşüne ilişkin işlemlerden dolayı harçtam muaf olacaklardır. Harçlar yasasının 123.maddesinin ilgili bölümü “bankalar,…………..kurumlarca KULLANDIRILACAK KREDİLERİN TEMİNİ ve BUNLARIN TEMİNATLARI İLE GERİ DÖNÜŞLERİNE İLİŞKİN İŞLEMLER ” İN MUAF OLDUĞU SÖYLENMEKTEDİR. Buradan, bankalar ve kurumlarca kullandırılacak kredileri kim temin eder, tabii ki bankalardan ve bu kurumlardan kredi kullanacak kişiler kredi temin eder veya bankalar uluslararası piyasalardan veya birbirlerinden kredi temin eder.Yani kredi temin eden bankalar değil, şirketler ve kişilerdir. Kullandırılacak kredilerin teminatlarını(İpotek, senet v.s.) bankalara kim verir tabii ki kişiler ve şirketler verir.Kredilerin geri dönüşüne ilişkin işlemleri kim yaparsa (Noterde teminatı veren yani işlemi yapan kişilerdir,tapuda ipotek işlemini yapan yani taşınmaz teminatını veren kişilerdir) icrada ve yargıda kredinin geri dönüşüne ilgili işlemleri yapanlar bence bankalar değil kişi ve kuruluşlardır.
Bu konularda benim birçok davam oldu. Vergi Mahkemelerinde ve Danıştay’da davaların tümünü kazandım ve kazandığım davalar kesinleşti .Ancak, Adli Yargıda bidayet mahkemeleri çokça bankalara aşık olduklarından bu konuda şirket ve kuruluşların açtıkları davaların tümünü reddettiler, yargıtaya gidildiğinde ise yargıtay dosyaları incelenmeksizin geri çevirdi. Ancak, yargı harçlarını muaf tutmayan mahkemeler bu harçların tahsili için Vergi Dairelerine bildirimde bulunuyorlar. Vergi Mahkemeleri de Ödeme emri çıkarıyor.Bende ödeme emirlerini Vergi Mahkemelerine götürüyorum ve davaları kazanıyorum.