Kutsal saydığımız değerler üzerine yemin

hand-on-bible

Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) alıştığımız birçok şeyi değiştiriyor. Bunlardan en göze çarpanlardan birisi de delil olarak yemin teklifi ya da tanıklık öncesinde yapılması gereken yeminin metnindeki değişiklik. Hakimin yemin teklifi ve yemin edecek kişinin yemini şöyle olacak:

Hakim: “Size sorulan sorular hakkında, gerçeğe uygun cevap vereceğinize ve hiçbir şey saklamayacağınıza namusunuz, şerefiniz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin eder misiniz?”

Tanık / Yemin teklif edilen kişi: “Bana sorulan sorular hakkında gerçeğe uygun cevap vereceğime ve hiçbir şey saklamayacağıma namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ediyorum”

Böyle bir değişiklikle çok değişik dünya görüşü ve yaşam tarzını benimsemiş insanların da manevi değerlerine hitap edilerek onları dürüst davranmaya teşvik etmek amaçlanıyor. “Allahım ve namusum üzerine yemin ediyorum” şeklindeki mevcut yeminin kırsal bölgelerde amaca yönelik etkisinin halen kuvvetli olmasına karşılık, bu yeminin laiklik anlayışını benimsemiş kesimlerde ve dürüst olmak için lafzi baskılara ve törenlere ihtiyaç duymayan insanlar üzerinde pek etkisi olmayacağı açıktır.

Hukuk yargılamasında en son çare olarak kullanılan ve ispat için başka bir imkanın kalmadığı durumlarda karşı tarafa teklif edilen yeminin, aleyhe yol alan davayı, karşı tarafın yemin baskısıyla doğru söylemesi sonucunda lehe döndüğü, uygulamamızda çok çok nadir karşılaşılan bir durumdur. Yeminin amacı karşı tarafın içsel ve manevi bütün dinamiklerinin harekete geçirip dürüst davranmaya yöneltmek olsa da, kazanmaya odaklanılan bir davada “kutsal değerler” sıklıkla gözardı edilebilmektedir. Hatta başka şekilde ispatın mümkün olmadığı durumlarda yalan yeminden kaçınılmamaktadır. Bu nedenle yargının işleyişi açısından ve ispat aracı olarak pek de işlemeyen yeminin metninde yapılan kapsam genişliği amacına hizmet etmeyecektir. Üstelik yemin metninden “Allah”  kelimesinin çıkarılması, bu  kelimenin kimi insanlar üzerinde sağlayabileceği kuvvetli baskıdan da sıyrılmalarını sağlayacak, yeminin etkisini daha da azaltacaktır.

Ancak bir tanığa yapacağı tanıklık öncesinde ettirilecek yemin ve sonrasında verilecek ifadelerin doğruluğu hiç de korumasız değildir. Delil olarak yemin ederken rahatça gerçek dışı beyanda bulunabilecek kişiler, tanıklık sırasında bu kadar rahat davranamayacaklardır. Yalan yere tanıklık edilmesi halinde, adliyeye karşı işlenmiş suçlardan olan “yalan tanıklık” suçu oluşacağından, tanıkların üzerindeki baskı sadece “manevi değerlerle” sınırlı değildir. Ayrıca bu eylemleri nedeniyle yargılanıp hapis cezası almaları söz konusu olacağından dürüstlük daha etkin bir şekilde sağlanmaktadır. Yalan tanıklığın sonucuna göre cezaları söyledir:

Kanun No: 5237 Türk Ceza Kanunu (TCK)

Yalan tanıklık

MADDE 272 – (1) Hukuka aykırı bir fiil nedeniyle başlatılan bir soruşturma kapsamında tanık dinlemeye yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye, dört aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir. (ASLİYE CEZA MAHK.)

(2) Mahkeme huzurunda ya da yemin ettirerek tanık dinlemeye kanunen yetkili kişi veya kurul önünde gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir. (ASLİYE CEZA MAHK.)

(3) Üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren bir suçun soruşturma veya kovuşturması kapsamında yalan tanıklık yapan kişi hakkında iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (ASLİYE CEZA MAHK.)

(4) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi ile ilgili olarak gözaltına alma ve tutuklama dışında başka bir koruma tedbiri uygulanmışsa, yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(5) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişinin gözaltına alınması veya tutuklanması halinde; yüklenen fiili işlemediğinden dolayı hakkında beraat kararı veya kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olması koşuluyla; yalan tanıklık yapan kişi, ayrıca kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna ilişkin hükümlere göre dolaylı fail olarak sorumlu tutulur.

(6) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin ağırlaştırılmış müebbet hapis veya müebbet hapis cezasına mahkûmiyeti halinde, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis cezasına (İPTAL EDİLEN İBARE RGT: 29.04.2015 RG NO: 29341 ANY. MAH. 14.01.2015 T. 2014/116 E. 2015/4 K.) (YÜR. TAR.: 29.10.2015) (KOD 1) hükmolunur. (AĞIR CEZA MAHK.)

(7) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kimsenin mahkûm olduğu hapis cezasının infazına başlanmış ise, altıncı fıkraya göre verilecek ceza yarısı kadar artırılır.

(8) Aleyhine tanıklıkta bulunulan kişi hakkında hapis cezası dışında adli veya idari bir yaptırım uygulanmışsa; yalan tanıklıkta bulunan kişi, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (ASLİYE CEZA MAHK.)

Son arama kelimeleri:

  • Yemin
  • https://www samildemir av tr/2009/02/kutsal-saydigimiz-degerler-uzerine-yemin/

Facebook yorumları

adet yorum

Powered by Facebook Comments

Avukat, Arabulucu Şamil Demir (LL.M, MCIArb) 1976 Yılında Ankara’ da doğmuştur. 1997 yılında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinden, 2011 yılında Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk yüksek lisans programından mezun olmuştur. 1998 yılından bu yana Ankara Barosuna kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır. 14.11.2013 tarihinden bu yana Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Siciline kayıtlı arabulucudur. İngilizce bilmektedir. Evli, bir çocuk babasıdır. Şamil Demir, şu kurumlara üye ve akreditedir: - Ankara Barosu (Sicil No: 13560) Türkiye Barolar Birliği (Sicil No: 43868) - Adalet Bakanlığı HİGM Arabuluculuk Daire Başkanlığı (Sicil No: 0002) - Alternatif Uyuşmazlık Çözümleri Derneği (Başkan) - Chartered Institute of Arbitrators (MCIArb, Mediator Member: 36195) - International Mediation Institute, Certified Mediator Mediators Beyond - Borders International, Member World Mediation Organization, Fellow

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir