Umarım bir daha görüşmeyiz

bye-byeToplumumuzda insanların avukata danışmak konusundaki alışkanlıkları ne yazık ki yok denecek kadar az. Bu eksikliğin sebebi olarak şimdiye kadar bazı sebepler düşünmüşümdür ama bunların dışında bir temel sebep daha olduğunun farkındaydım. Avukata danışmaktan kaçınmanın sebebi olarak:

  • Avukata para vermek istememek, avukatlık hizmetinin pahalı gelmesi,
  • Sorunun avukata danışılacak kadar karmaşık olmadığını düşünmek
  • Avukata danışmanın zaman kaybı olarak görülerek aynı zamanı sorunu kendi yöntemleri ile çözmek için değerlendirmeyi düşünmek.
  • Özel konuları avukat gibi üçüncü bir şahısla paylaşmaktan çekinmek,
  • Olayların avukattın yönetiminde, durdurulamaz şekilde dava açılması yönünde seyredeceğini, anlaşma olanaklarının kısıtlanacağını düşünmek

ve bir çok sebep sayılabilir. Bu sebepler avukatlar için pek önemli değildir. Çünkü; “35 yıllık meslek hayatımda 35 kez danışmanlık yapmamışımdır” diyen bir meslek ustasının bu sözü hala kulaklarımda çınlıyor. Avukatlar danışmanlık yapmamaları nedeniyle, danışmanlıkla para kazanılabileceği yönünde bir bilinç ve beklentiye de sahip değiller. Bunun sonucu olarak, danışmanlığı boş vakitte müvekkil adayı ile yapılan sohbet olarak görme eğilimindeler. Çünkü avukat sadece dava açar… Bahsettiğim durumu yabancı meslektaşlarımla paylaştığımda oldukça şaşırdıklarını söylemeliyim. Çünkü ifade ettiklerine göre kazançlarının çoğunluğunu danışmanlık ücretleri oluşturuyor.

Yazının başlığı, avukat ile toplum arasında yukarıda saydıklarımın dışında da bir engelin olduğunu anlatmak için atılmıştır. İşlerini hallettikten sonra müvekkilimi uğurlarken bir çok kez, “umarım bir daha görüşmeyiz” veya aynı anlam gelecek cümleler duydum. Bu cümlenin kurulmasını, ya zorlu bir mahkeme süreci, ya da başka sıkıntılı bir dönem yaşanması gerektirmişti. Bir insanın kendisini temsil eden ve kendi tarafında olan avukata bunu söylerkenki ruh hali ve bunun altında yatan nedenler, avukatların danışmanlık ve diğer işleri elde etmeleri önündeki bir engeldir. Bu durumdan anladığımız kadarıyla insanlar her ne kadar kendisini temsil ediyor olsa bile, avukatlarını sorunun kendisiyle özdeşleştiriyorlar. Dolayısıyla avukat da sorunla beraber kurtulunması gereken kişiye dönüşüyor. İşini kadar iyi yapsa da özen gösterse de.

Başlıktan çıkarabileceğimiz bir diğer sonuç da insanlarımızın zorunlu olmadıkları sürece, içinde bulundukları uyuşmazlığı avukat nezaretinde çözüme kavuşturma eğiliminde olmadıkları. Yaşanmak istenmeyen sorunlar olduğunda avukatların varlıklarına katlanılabilir… Çünkü anlaşıldığı kadarıyla avukata danışmak, sorun sahibinin süreci kendi kendine yürütemeyeceğini kabul etmiş olması anlamına geliyor. Dolayısıyla avukata başvurmak mümkün olduğunca son ana kadar ertelenen, başvurmayla beraber kabullenilen, avukatla ilişkinin koparılmasıyla tekrar kazanıldığı düşünülen bir “kendine güven” sorunu haline geliyor. Avukat kişi için sorunla yüzleşmenin adresi anlamını kazanıyor. Çokça gözlemlediğim ve “umarım bir daha görüşmeyiz” sözcüğüyle özetlenebilecek  bakış açısı, aslında sağlıklı düşünen ve kararlar alabilen bir toplum olmadığımızı gösteriyor. Sorunlarından kaçan, onlarla son ana kadar yüzleşmemek için elinden geleni yapan bir toplum.

Anlattığım profildeki bir toplumda avukatların neden ben danışmanlıktan para kazanamıyorum diye düşünmemesi gerekir. Bizim toplumumuzda avukatlar toplumun onlara yüklediği “son çare” rolunü yerine getirmekle görevlendirilmiş durumdalar. Bunun değişmesi avukatların soğuk, ciddi, dava açmak ve savaşmak için yaratılmış, kişiler olarak algılanmamasına bağlıdır. Ayrıca avukatların davaya dönüşmesi ihtimali olan işleri kollamak, danışma sürecini de işin tartılması için harcanan zaman  olarak görmeleri, vatandaşta oluşan bu olumsuz süreci besliyor olabilir.

Facebook yorumları

adet yorum

Powered by Facebook Comments

Avukat, Arabulucu Şamil Demir (LL.M, MCIArb) 1976 Yılında Ankara’ da doğmuştur. 1997 yılında Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinden, 2011 yılında Başkent Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk yüksek lisans programından mezun olmuştur. 1998 yılından bu yana Ankara Barosuna kayıtlı olarak serbest avukatlık yapmaktadır. 14.11.2013 tarihinden bu yana Adalet Bakanlığı Arabuluculuk Siciline kayıtlı arabulucudur. İngilizce bilmektedir. Evli, bir çocuk babasıdır. Şamil Demir, şu kurumlara üye ve akreditedir: - Ankara Barosu (Sicil No: 13560) Türkiye Barolar Birliği (Sicil No: 43868) - Adalet Bakanlığı HİGM Arabuluculuk Daire Başkanlığı (Sicil No: 0002) - Alternatif Uyuşmazlık Çözümleri Derneği (Başkan) - Chartered Institute of Arbitrators (MCIArb, Mediator Member: 36195) - International Mediation Institute, Certified Mediator Mediators Beyond - Borders International, Member World Mediation Organization, Fellow

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir